Kadın genital sisteminin dış bölümünü oluşturan klitoris ve labialarda oluşan tümörlerdir. Bu bölgenin epitelinden kaynaklanır ve genellikle yavaş ilerleyen tümörlerdir. Kadın kanserleri arasında en az görülen tümörlerden birisidir. Her yaşta görülebilmekle beraber daha çok ileri yaş hastalığıdır. Genellikle uzun süreli kaşıntı, yanma veya ağrı şikayeti vardır. Yavaş gelişen tümörler olduğundan aslında lezyon fark edildiği anda doktora başvurulması durumunda erken evrede tanı konulabilmekte ve başarı ile tedavisi gerçekleştirilmektedir.
Etioloji ve Risk Faktörleri
Nedenleri tam olarak bilinmemekle beraber serviks kanserine benzer olarak Human Papilloma Virüs’ün (HPV) rol aldığı düşünülmektedir. Yine prekanseröz lezyonlar olup bunlara vulvar intraepitelyal neoplazi (VIN) denilmektedir. VIN’ler üç evrede incelenmekte olup 3. dereceden sonra kanser oluşumu görülmektedir. Liken sklerozis denilen vulvanın kronik kaşıntılı lezyonları da riski arttırmaktadır. İleri yaş bir risk faktörü olarak görülmektedir ve ortalama tanı yaşı 65-70’tir. Sigara kullanımı rahim ağzı kanserinde olduğu gibi vulva kanserlerinde de risk faktörüdür.
Semptom ve Bulgular
Uzun süreli ve geçmeyen kaşıntı, ağrı, hassasiyet, yanma, adetle ilişkisi olmayan kanama, dış genital bölgede ele gelen kitle, şişlik, deride renk değişiklikleri ve ülserlerdir.
Tanı
Öncelikli olarak jinekolojik muayene yapılır. Belirgin lezyon varsa lokal anestezi ile biyopsi alınır ve tanı patolojik olarak konulur. Belirgin lezyon yoksa veya görülen lezyon dışında tüm vulva derisini incelemek için vulvoskopi denilen vulvanın mikroskopla büyütülerek incelenmesi yapılabilir. Vulvoskopi dokuları 40 kata kadar büyütmekte ve tanı koymayı kolaylaştırmaktadır. Bazı özel boyalar kullanılarak şüpheli bölgeler tespit edilmekte ve biyopsi alınarak tanıya gidilmektedir. Tümörün yaygınlığını saptamak için tüm pelvis ve kasık bölgesi ayrıntılı olarak muayene edilir. Abdominal yayılımı saptamak ve pelvik lenf nodlarını değerlendirmek için bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans görüntüleme yapılabilir. Akciğer de düz X-ray film ile değerlendirilir. Ayrıca şüphe varsa daha ileri görüntüleme teknikleri de kullanılabilir.
Tedavi
Öncelikli tedavi cerrahidir. Hem lokal tümör hem de kasık lenf nodları çıkarılmaktadır. Lokal tümör yerleşim yerine ve büyüklüğüne göre 1-2 cm temiz cerrahi sınır kalacak şekilde geniş ve derin olarak rezeke edilir. Çok büyük tümörlerde gerekli ise oluşan defekti kapatmak için kas kaydırılır. Kasık lenf nodları da değerlendirilir. Çok küçük tümörlerde özel bazı boyalarla tüm lenf nodları çıkarılmadan sadece bekçi lenf nodları denilen ve tümörün ilk yayıldığı nodlar çıkarılır, patolojik inceleme yapılır, tutulum yoksa diğer lenf nodları çıkarılmaz. Kasık lenf nodlarının tümü çıkarıldığında bir süre sonra bacakta ödem görülmektedir. Çok ilerlemiş tümörlerde önce radyoterapi-kemoterapi verilir ve daha sonra geride kalan tümör adacıkları temizlenir. Tedavisi oldukça girift olduğundan gerek operasyon öncesi gerek operasyon sonrası multidisipliner yaklaşım gerektirir ve tüm hastalar konseyde tartışılır. Gerekli durumlarda ameliyat sonrası radyoterapi ve/veya kemoterapi verilir.
Teşekkürler Prof Dr. Cağatay Taşkıran