Yumurtalıklar iki adet olup pelviste rahmin iki yanında yer alırlar. Üremeyi sağlayan yumurtaların yapımı ve hormonların salgısından sorumludur. Ülkemizde rahim kanserinden sonra en sık görülen jinekolojik kanserdir. Birçok değişik tipi görülebilmektedir. Over tümörleri genel olarak benign (iyi huylu), borderline ve malign (köyü huylu) olmak üzere üç’e ayrılır. Histolojilerine göre ise epitelial, germ hücreli, seks kord stromal, metastatik (başka organdan overlere yayılan), ve sınıflandırılamayan olarak gruplandırılır. Germ hücreli olanlar over kanserlerinin %5’ini oluşturur ve her yaşta görülmekle beraber daha çok 30 yaş altında saptanırlar. Seks kord stromal tümörler overin hormon salgılayan hücrelerinden gelişir ve yine yaklaşık görülme sıklığı %5’tir. Yaşam süresi yönünden en tehlikeli olanı ve diğerlerinden çok daha sık görüleni (%90) epitelial over kanseridir. Hastalar genellikle ileri evrede doktora başvurmakta ve bu nedenle agresif cerrahiler ve kemoterapi uygulanması gerekmektedir. Hastaların ancak yarısı 5 yıl ve üzerinde yaşayabilmektedir. Bu oran erken dönemde yakalananlar için %90’lara kadar çıkabilmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalarda sağkalımı en çok etkileyen faktörlerin başında ilk cerrahinin yeterliliğinin geldiği net olarak gösterilmiştir. Hiç tümör kalmayan veya 1cm’nin altında odaklar kalan hastaların sağkalımı diğerlerine oranla çok daha iyi olmaktadır. Bu nedenle tanı sonrası ilk cerrahi bu konuda uzman multidisipliner yaklaşımda bulunulan bir merkezde yapılmalıdır.
Ailevi Yumurtalık Kanseri
Kalıtsal yumurtalık kanserleri tüm over kanserlerinin %10’unu oluşturmaktadır. Meme kanseri ile yakın birliktelik göstermektedir ve bu nedenle meme-over kanseri ailesi olarak da tanımlanmaktadır. Bu ailelerde BRCA gen mutasyonu taşıyıcılığı görülmekte olup mutlaka uzman hekimlerden görüş alınması gerekmektedir. Belli bir yaşa kadar yakın takip ve sonrasında hem iki yumurtalığın hem de iki memenin çıkarılması gerekebilmektedir. Ailede meme veya over kanseri olan birey sayısı, yakınlık derecesi ve görülme yaşı ile birlikte risk de artmaktadır. Bu gibi ailelerin tüm üyeleri mutlaka genetik danışmanlık almalıdırlar. Daha nadir görülen herediter over kanserlerinin bir diğer formu ise kolon kanseri, rahim kanseri, gastrointestinal ve üriner sistem kanserleri ile birlikte giden herediter non-polipozis koli sendromu (HNPCC)’dur.
Etioloji ve Risk Faktörleri
Şikayet ve Bulgular
Hastalığa özgü net bir semptom bulunmamaktadır; ve şikayetler genelde gastrointestinal ve üriner sistemlerle ilişkili gibi durmaktadır. Ancak zamanla sıklık ve şiddetinde artma görülebilmektedir. Erken evrelerde bile bu semptomlar olabildiğinden özellikle üç hafta ve üzerinde şikayetleri süren hastaların doktora başvurmaları önerilmektedir.
Karın ağrısı, dolgunluk hissi, basınç hissi
Kasık ağrısı
Şiddetli hazımsızlık, bulantı ve gaz şikayetleri
Bağırsak alışkanlıklarında değişme
Kabızlık
Sık idrar yapma isteği
İştahsızlık veya çabuk doygunluk hissi
Karın çevresinde artış
Halsizlik, yorgunluk
Sırt ağrısı
Tarama
Tarama bir hastalığın toplumda sağlıklı bireylerin tümüne bir test yapılarak riskli olanların daha ileri testlerle değerlendirilip erken tanı konulması prensibine dayanır. Bugün rahim ağzı kanseri ve meme kanseri için tüm toplumda tarama stratejileri uygulanmaktadır. Over kanserleri için henüz geliştirilmiş bir yöntem bulunmamaktadır. Ancak üzerinde yoğun çalışmalar sürmekte olup yakın gelecekte geçerli bir stratejinin geliştirilme umudu vardır. Yumurtalık kanseri var mı yok mu anlamak için Ca125 bakılması bugün için doğru bir yaklaşım değildir. Ancak riskli hastalarda, ailesel yumurtalık kanseri olan kişilerde veya kist saptanan hastalarda bakılması önerilmektedir.
Tanı
Serviks kanserlerinde olduğu gibi düzenli aralıklarla yapıldığında hastalığın erken tanısını koyduracak bir yöntem bulunmamaktadır. Asıl tanı ameliyat sırasında kitlenin çıkarılarak patolojik değerlendirmesi yapıldığında konulmaktadır. Ön tanı için birçok değişik yöntemden yararlanılmaktadır. Pelvik muayene, ultrasonografi, Ca125, HE4 ve gerektiğinde diğer görüntüleme yöntemleri kullanılmaktadır. Pelvik muayenede hasta jinekolojik masada iki elle değerlendirilmekte, kitlenin karın içerisinde yapışık olup olmadığı, diğer organlarla ilişkisi, yine karın içerisinde başka bölgelerde tutulum olup olmadığı değerlendirilmektedir. Ultrasonografide kitlenin özellikleri değerlendirilmekte ve bazı kriterlere göre iyi huylu ve kötü huylu tümör ayrımı az da olsa yapılmaya çalışılmaktadır. Tümör marker’ları denilen ve kanda bakılan Ca125 ve HE4 tümörden salgılanmakta, tanı aşamasında belli bir oranda yardımcı olmakla beraber özellikle cerrahi sonrası takipte ve kemoterapiye yanıtın değerlendirilmesinde yararlı olmaktadır. Ca125 kötü huylu over tümörleri dışında birçok başka durumda da yükselebilmekte, bu nedenle sağlıklı bireylerde rutin olarak bakılması önerilmemektedir. HE4 son yıllarda değeri ortaya konulmuş, menapoz öncesi ve sonrası farklı risk skorları ile belirlenen ve kötü huylu kitlelerin ayrımında kullanılan bir kan testidir. Kanser dışı durumlarda yükselebilmekle beraber bu konuda Ca125’ten daha avantajlıdır. Bilgisayarlı tomografi ameliyat öncesi tümör yayılımını göstermede değerli olup özellikle karaciğer ve dalak gibi organların içerisinde tümör tutulumu olup olmadığını göstermektedir.
Tedavi
Over kanserlerinde tedavinin temelini cerrahi oluşturmaktadır. Rahim ve yumurtalıklar, karın yağı, apendiks, ve lenf nodları çıkarılmaktadır. Ayrıca tümör karın içerisindeki tüm organları tutabildiğinden tümör yükü en aza indirilmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla gerektiğinde bağırsaklar, dalak, diyafram, pankreas, mesane, mide ve karaciğer gibi organlara yayılmış olan metastazlar çıkarılmaktadır. Operasyonlara multidisipliner bir perspektifle yaklaşılması başarılı bir cerrahi için en önemli unsur olup, hastanemizde gerek jinekolojik onkoloji alanında gerek diğer ilgili branşlarda son derece tecrübeli bir kadro gerekli tüm işlemleri uygulayabilmektedir. Erken evrede saptanan bazı hastalarda çocuğu yok ise fertiliteyi koruyucu bazı tedaviler de uygulanabilmektedir. Cerrahi tedavi sonrası gerekli durumlarda kemoterapi verilmektedir. Ek hastalıkların çokluğu veya çok aşırı yaygın tümör nedeniyle ameliyat öncesi de kemoterapi verilebilmektedir.
Evreleme
Over kanserlerinin evrelendirilmesi cerrahi ve patolojik temele dayanır. Yani ameliyat sırasında çıkarılan dokuların patolojik olarak değerlendirilmesi sonucu belirlenir. Dört evrede hastalık değerlendirilir. Evre 1’de tümör yumurtalıklarda sınırlıdır; Evre 2’de pelvis denilen rahim ve yumurtalıkların yerleştiği karnın alt bölümüne yayılmıştır; Evre 3’te tümör karın içi organlara ve lenf nodlarına yayılmıştır; Evre 4’te ise karaciğer içerisinde veya akciğer-beyin gibi uzak organlarda tutulum vardır.
Tümör Tekrarlamalarına Yaklaşım (Rekürrens Tedavisi)
İlk cerrahiden ne kadar süre geçtikten sonra olduğu ve hangi bölgeleri tuttuğuna göre tedavi şekillendirilir. Kemoterapi alırken veya kemoterapi bitiminden altı aydan daha önce ortaya çıkan tekrarlamalarda kemoterapi değiştirilir; cerrahinin yeri yoktur. Kemoterapi bitiminden altı ay geçtikten sonraki yinelemelerde ise hastanın durumu, ek hastalıkları ve yaşı da göz önüne alınarak uygun durumlarda cerrahi uygulanarak yine kemoterapi verilmektedir. Over kanseri kronik bir süreç olup iki, üç veya daha fazla sayıda yinelemeler görülebilmektedir. Bu gibi durumlarda cerrahi veya kemoterapi hastanın kriterlerine göre verilmektedir.